Hayaller Gerçek Olunca

Yakın arkadaş olan Marcus ve Lloyd zorluklar yaşamaktadır. Böcek ilaçlama işlerini ayakta tutmaya uğraşırlarken Marcus’a hayatlarını değiştirebilecek bir telefon gelir. Marcus'un eski lise aşkı Dineo şimdi yüksek profilli bir eski eser toplayıcısıdır ve atölyesinde yardımlarına ihtiyacı vardır. Bu atölyede bir de rüyaları gerçeğe çevirme gücü olduğuna inanılan gizemli bir Afrika heykeli vardır.

Marcus ve Lloyd, Dineo’ya Walala Heykeli’nin gerçekten "rüyaları gerçeğe çevirdiğini" söyler ve üçlümüz kaderlerini açıklayacak olan gizemli bir sangoma ile buluşmak üzere yola çıkar. Heykelin lanetinden kurtulmak için birtakım tehlikeli denemelerden geçmeleri gerekir. Sonra da en derin korkularıyla yüzleşmek veya korkunç sonuçlara katlanmak zorunda kalırlar.

Lloyd’un ölü matematik öğretmeniyle uğraştıktan sonra sıra Marcus’un yaptıklarının bedelini ödemesindedir. Marcus’un sorunu neyi hayal edeceğini hiçbir şekilde kontrol edememesidir. Kendisini hayal edemeyeceği kadar utandıracak birini hayata döndürdüğünde bunu acı bir şekilde öğrenir. Üstüne üstlük bu kişi bir katildir.

Kısa zaman içinde fobilerinin gerçeğe dönüşmesiyle yüzleşmeleri gerekeceğinden, Dineo bir hipnotiste gitmeyi önerir. Hipnotistin korkularını azaltacağını böylece karşılaşacakları şeylerin hafifleyeceğini umut ederler. Marcus bunun harika bir fikir olduğunu düşünür, ta ki söz konusu hipnotistin yakışıklı bir Jamaikalı yoga eğitmeni ve aynı zamanda Dineo'nun eski sevgilisi olduğunu öğrenene kadar.

Hipnotistten eve dönerken Marcus'un fobisinin dramatik bir şekilde ortaya çıkmasıyla üçlümüzün davetsiz misafirlerini alt etmek için birlikte çalışmaları gerekir. Ardından, Marcus ve Lloyd'un en karanlık korkularıyla yüzleşme vakti gelir. Artık ruhları tehlikededir.

Tam her şey bitmiş gibi görünürken Marcus ve Lloyd hikâyenin sonunda karışık bir durum olduğunu keşfeder. Tehlikede olan sadece kendi hayatları ve masum bir ruh değil, tüm ailelerin kaderidir.